Korku Nelere Engel

Bazen içimizde anlatmak istediğimiz onca konu birikiyor. Ama maalesef söze nasıl gireceğimizi bilmediğimiz için o konular birer kargaşalara dönüşmeye başlıyor. Bu yazıda öyle birikmişliklerin kargaşalığını okuyacağız...

Bu kargaşalığın başlangıcında korku vardır. Çünkü korku, insanı hep bir tereddütle baş başa bırakır. İnsan korkunun neye engel olacağını nereden bir nefes eksilteceğini bilemediği için hayat boyunca “acaba şöyle yapsam mı?” Diye hep aklından geçirir. Eğer korkuları ağır basarsa hemen geriye adım atmaya başlıyor. Hatta bazen soluksuz bir kaçış içerisindedir. Böylelikle niyetlendiği durum karşısında mağlup olmaya başlıyor. Hayat boyunca korku karşısında bir çok kez yenilen insan korkmaktan bir adım dahi geri adım atmıyor. Bunun yanında tecrübelerimizin bize onlarca kez gösterdiği bir gerçekliğimiz var. “Korkmanın kötü tarafı korktuğunun başına gelmesidir.”

 Kargaşa burada başlıyor.

Bu nedenle korkmamak gerekir. Ama sanırım bu pek mümkün değildir. İster istemez durduk yere bir endişe sarıyor bizi... Bu tüm umutları birazcık hırpalar, hırpalandıkça umutlarımız için korkular baş göstermeye başlıyor. Sonra işte aksiler art arda etrafımızı kuşatıyor. Sanki korkmasakta bir çok olumsuzlukla karşılaşmasak gibi bir düşünce kaplıyor zihnimizi... Belki de öyledir. Korkmasak olumsuzluklar yaşanmayacak, bilmiyoruz. Ama şu kadarını biliyoruz. Korkular baş göstermeye başladıkça içimizdeki kaybetme duygusu daha ağır basıyor.

İçinde bulunduğumuz kargaşalardan ne kadar kurtulacağımızı bilmiyorum. Ama korkuyu kangrenleşmiş bir organa benzetmek pekte yanlış olmaz diye düşünüyorum. Korku tıpkı kangren olmaya yüz tutmuş bacağın kesilmemesi halinde tüm vücudu intihara sürüklemesi gibi bir şeydir. Zamanında korkulara müdahale edemezsek büyük ihtimalle çoğu şeyimizi kaybetmeye başlayacağız...

Korku kargaşalığının bir kısmından sıyrılmak için ne kadar etkili olacağını bilmeden şu küçük tavsiyede bulunabilirim. Ertelemeyin, daha sonra yapacağım demeyin, karşılığında gururum kırılır mı, başıma bir şey gelir mi? Bu gibi kaygılarla baş etmenin yolu ertelememekten geçer. Göreceksiniz ki hiç bir şey olmayacak... Hadi Endişelerimizi arka bahçede bırakalım ki umutlarımız zedelenmesin, korkularımız etrafımızı kuşatmasın. Burada bir parantez açayım; Umutlarımızdan kasıt yaşama sevincimizi öldürmeyelim. Aksi halde yaşamsal sürecimiz içinde her şey mümkündür. Sevenlerimizi, sevdiklerimizi her an yitirebilir. Bağlandığımız her kişi gidebilir, kendimizden bir şeyler kaybedebilir ve daha fazlasıyla karşılaşabiliriz. Bunlar yaşama sevincimizi elimizden almaya yetmesin diyorum.

Bunu yapabilecek miyiz? Bilmiyorum. Kendimce bir şeyler söylüyorum. Kırıklarımıza iyi gelecek bir şeyler bulmaya çalışıyorum. Ruhumuzu kangrenleşmesine müsaade etmeyelim istiyorum.